2002-2011 döneminde banka sayısında belli bir düşüş yaşanırken, şube ve çalışan sayılarında da kayda değer bir artış yaşanmıştır.

Mart 2012 itibariyle 31 mevduat bankasından 3’ü kamu sermayeli, 11’i özel sermayeli, 16’sı yabancı sermayeli, 1’i TMSF’ye devredilmiş, 13’ü de kalkınma ve yatırım bankasıdır.

Sektörün toplam bilançosu 615 milyar dolara, GSYH’ya oranı %90’a ulaşmıştır.

Bankaların sektör paylarındaki değişimlerine bakarsak özel bankaların tüm kategorilerdeki payı azalırken yabancı bankaların artmıştır.

Kamu bankalarında ise kredilerdeki pay artarken, toplam aktif ve mevduatlardaki paylar azalmıştır. Bu süre içerisinde büyük bankaların piyasaya hakimiyeti ve bankaların ölçek büyüklükleri genel olarak artmıştır.

Yabancı para oranı kamu bankalarında sektör ortalamasının altında, özel bankalarda ise üstündedir. Kredilerin toplam aktifler içindeki payı yükselirken menkul değerlerin payı gerilemiştir. Buna ek olarak, kurumsal kredi payı gerilerken hane halkı ve KOBİ kredilerinin payı artmıştır.

Toplam konut kredilerindeki artış Amerika ve Avrupa ile kıyaslanınca kabul edilebilir aralıklardadır.

Sermaye yeterlilik oranı bir süre yüksek seyretse de 2011’de öz kaynak karlılığı ile birlikte düşüşe geçmiştir. Halka açıklık oranı %20 seviyesindedir.

Türk bankacılık sektörü GSYH’den daha hızlı büyüse de sermaye piyasası araçlarının derinliği bakımından halen AB ve dünya ortalamasının gerisindedir (Aktif/GSYH oranı bakımından AB ülkeleri ortalaması, Türkiye’nin 4 katı, kredi/GSYH oranı bakımından ise 3 katıdır. Hem personel hem de şube başına hizmet verilen kişi sayısı da AB ortalamasının üzerindedir.