Buraya geldiyseniz ve bu derse başladıysanız siz de ucundan da olsa ekonomi ile ilgilisiniz ve en azından haftada bir kez bile olsa dolar ne kadar oldu diye açıp bakıyorsunuz değil mi? İşte bu baktığınız ve bazen de anlamlandıramadığınız birçok olay ve durumun altında aslında iktisadi sebep ve sonuç ilişkisi bulunmakta.

Şimdi madem iktisat dedik o halde ne olduğuna ve tanımına bir göz atalım.

İktisat ekonomik birimlerin, yani bireylerin, firmaların ve devletin iktisadi karar alma süreçlerini ve alınan kararların ortaya çıkardığı sonuçları inceleyen sosyal bir bilimdir.

İktisat temelde mikro ve makro iktisat olarak ikiye ayrılmaktadır. Mikroda bireylerin ve firmaların davranışları kendi özelinde incelenmekte olup makro iktisat artık bu durumları ulusal veya küresel seviyede incelemektedir. Bir mal ya da hizmetin fiyatı ve denge miktarı, bireylerin çalışma ya da boş zaman tercihleri, firmaların faaliyet kararları gibi konular mikro iktisadın ilgi alanlarıyken; enflasyon, işsizlik, dış ticaret, döviz kurları, uluslararası sermaye hareketleri gibi konular makro iktisadın ilgi alanında yer alır.

Bizi en çok ilgilendiren kısım ise piyasa. Peki nedir bu piyasa?

Herhangi bir şeyin alışverişi için alıcının veya satıcının bir araya geldiği ortam piyasadır. Borsalar bir piyasa olduğu gibi Salı günü mahallenizde açılan pazar da bir piyasadır.

Peki iktisat bilimi nasıl ortaya çıktı ve para kazanmanızı nasıl etkileyecek?

Aslında iyi iktisat bilmek size para kazandırmaz ama uzun dönemli yatırımlarınızı yönlendirebilmeniz için size ışık tutar. Siz de bu ışığı doğru analiz metotlarıyla birleştirerek yatırımlarınızda doğru kararlar alacaksınız. Eğer her iktisat bilen zengin olsaydı iktisatçılarımız Twitter’da kitaplarını pazarlamaya çalışmazlardı değil mi?

İnsanoğlunun tarihinden beri var olan bir kavrama göz atacağız şimdi.

Kıtlık…

Diyelim ki 2’inci Dünya Savaşı dönemindeyiz ve evinizin 10 birim ekmeğe ihtiyacı var. Ama size ancak 5 birim ekmek alabileceğiniz bir karne verilmiş.  Yani ekmek kıtlığı var ve herkes canı istediği kadar ekmek alamıyor. Şimdi burada istisnai mal ve iktisadi mal ayrımına girmeyeceğiz ama daha detaya inmek istiyorsanız Google’ı biraz kurcalayabilirsiniz. Bence gerek yok….

Ne demiştik, ekmek kıtlığı. Evet ekmeğimiz az, istediğimiz kadar ekmek tüketemiyoruz. O yüzden de eksik kalan ekmek miktarını tamamlayabilecek başka bir alternatif bulmamız ve bir tercih yapmamız lazım. Tabi bu tercihimiz kendi menfaatimize olmak zorunda. Bu tercihi yaparken de rasyonel olmamız gerekli. İşte iktisadın aslında incelediği noktalar da bunlar. Kıtlık ve tercih. Rasyonel tercih yapanlara da iktisatçılar “iktisadi insan” romalıcası olarak da “homo economicus” adını vermiş.

Rasyonel tercihler yapan bir Cro-Magnon, yaptığı tercih ile bir başka şeyi yapabilme özgürlüğünden vazgeçmiş olur. Tek bir oku kalmış. Evde çocuklar aç, baba benim neden geyik etim yok diye ağlıyor. Cro’muzun karşısında iki tercihi var, uzakta bir geyik ve yakında bir tavşan. Yakındaki tavşanı vurabilmek daha kolayına geliyor ama uzaktaki geyik koca mağarayı üç gün doyurur.  İşte birinden birini tercih etmesi durumunda tercih etmediğinden ödün vermiş olacak. Bu duruma “ödünleşme” ya da “trade-off” deniyor. Tavşanı tercih ederse de vazgeçtiği geyik “fırsat maliyeti”, değeri de “parasal maliyet” (çok da olmadı bu örnek ama idare edin) olarak karşısına çıkıyor.

Şimdi bu iktisatçı hocalarımıza bu iki maliyet yetmemiş ve “ilave” ile “marjinal” maliyet kavramlarını da üretmişler.

Bir şeyi yapmanın yarattığı ilave maliyete “marjinal maliyet”; yarattığı ilave faydaya da “marjinal fayda” denir. Bu verilere bakarak karar alma süreci ise “marjinal analiz” olarak adlandır.

Bir eylemin yarattığı marjinal fayda, o eylemin marjinal maliyetinden büyük ise bu eylemin gerçekleştirilmesi mantıklıdır ve bu şekilde alınan karar “optimal” ya da “en iyi” olarak tanımlanır.

Ha?

Çok fazla kavram oldu değil mi? Önemli değil, her zaman giriş konuları kavramlarla doludur. Neyse ki borsada işlem yaparken kimse size marjinal maliyetin tanımını sormayacak ama yaptığınız analizler sonucu aldığınız kararların “optimal” olmasını bekleyecek.

10 bin liran var. Bitcoin mi alayım yoksa halka arz olacak mahallenin köşe başındaki nalbura mı talepte bulunayım dediğin an işte yukarıdaki tüm dinamikler devreye girecek. Bitcoin alıp vazgeçtiğin halka arz sonucu karşına çıkan maliyetler ya da faydalar, karar alırken ki rasyonelliğin ve optimizasyonun…

N’oldu?

Piyasalarda yaptığın her adımın aslında bir tanımı ve mantığı varmış değil mi?

Hadi devam ediyoruz.

Bir ekonomik birimin yani bizim burada Cro-Magnon oluyor kendisi, karar almasında etkili olan iki temel faktör ikame ve teşviktir. İkame, bir malın diğeri yerine geçebilmesi özelliğidir. Apple telefon ile Samsung telefon ikame mallardır.

Bir kararın fırsat maliyetinin değişmesi sonucu başka bir malla ikame edilmesinin nedeni ise teşviktir. Teşvik bir özendirici bir ödül olabileceği gibi zorlaştırıcı bir ceza da olabilir. Hadi şunu yaparsan sana vergi indirimi sağlayacağım gibi olabilecek iken, kardeşim bunun yerlisi var niye ithal ediyorsun al o zaman şaaaaaaaaaaaak gümrük vergisi durumu teşvik oluyor.


Gelelim bu iktisatçıların kıtlık ve tercih sorunsallarını çözebilmek için sordukları sorulara…

· Ne üretilecek?

· Ne kadar üretilecek?

· Nasıl üretilecek?

· Kim üretecek?

Bazı mallar uzun yıllardır üretilmesine rağmen bazı malların dönem dönem üretildiği ya da bir süreliğine üretildikten sonra üretime konu olmadığı bilinmektedir.

Serbest piyasa ekonomilerinde bir malın üretilip üretilmemesinin en önemli belirleyicisi fiyattır.

Fiyat, neyin üretileceği sorusunu cevaplar. Firmalar fiyatın maliyetten fazla olduğu malların üretimini gerçekleştirmek ve maliyetin fiyattan fazla olduğu malların üretiminden çekilmek isterler. Herkes kazanacağı parasının derdinde sonuçta.

 

Serbest piyasa ekonomilerinde bir malın ne kadar üretileceği sorusunun yanıtını da fiyat mekanizması verir. Bir piyasada üretilen miktar talep edilenden fazla ise fiyatlar düşecek, buna bağlı olarak da bazı firmalar piyasadan çıkarken bazıları da üretimlerini azaltma yoluna gideceklerdir.

Tersi durumda yani talep edilen miktar arz edilen miktarın üzerinde olduğunda, piyasa fiyatı yükselecek ve bazı firmalar sektöre girerken hâlihazırda sektörde bulunanlar üretimlerini artırma yoluna gideceklerdir. Sonuçta denge, arz ve talebin uzlaşı sağladığı yerde gerçekleşecektir.

 

Bir malın nasıl üretileceği sorusunun yanıtı, üretim faktörleri adı verilen dört temel girdinin hangi oranda kullanılacağıdır. Yeni bir faktör geldi hadi bakalım, üretim faktörleri;

· Emek,

· Sermaye,

· Toprak ve

· Girişimci olarak sıralanabilir.

 

Nüfusun çok olduğu bir ekonomide emeğin fiyatı olan ücret düşük olacağından emek-yoğun bir üretimin tercih edilmesi beklenir. Tersine, sermayenin bolca bulunduğu bir ekonomide yapılan üretimin de sermaye-yoğun olması beklenecektir.

Bir malı kimin üreteceği sorusunun cevabı ekonomik sistemin yapısında gizlidir. Merkezi kumanda ekonomilerinde üretimi kimin yapacağını devlet belirlerken serbest ekonomilerde piyasa mekanizması belirler.

Günümüzde yaygın olan karma ekonomik modelde ise temelde piyasa mekanizmasının belirleyici olması ancak gerektiği yerde devletin müdahil olması söz konusudur.


Tüketiciler nasıl davranır ve ne fayda elde eder?

Bir tüketicinin, yani Cro-Magnon kardeşimiz yakaladığı tavşanın yiyerek kalori, postuyla da ayakkabı, kemikleriyle de alet zart zurt yaptı. İşte bu tüketimden dolayı ettiği faydaların birleşimine toplam fayda deniyor. Diyelim bir tavşan yedi azıcık doydu ve haz aldı, ikinciyi yedi biraz daha doydu ve kendini iyi hissetmeye başladı. Üçüncü tavşanda ise hem alması gereken kaloriyi tamamladı hem de midesi doldu artık daha fazla yememesi lazım. Keyfe keder bir tavşan daha yedi ama bunun da ona hiçbir faydası olmadı. Artık gözü tavşan falan görmek istemiyordu ve tavşandan haz alamaz oldu.

Yediği her birim tavşan sonrası elde ettiği faydanın toplamda elde ettiği faydayı değiştirme oranına marjinal fayda denmektedir. Dört ve üzerinde yediği her tavşan için denge noktasını aşacak hem eline hiçbir şey geçmeyecek hem de artık midesi bulanacak, karnı ağrıyacak, yarın ne yiyeceğiz gibi sorular soracak falan filanlar olacak. Bu duruma da azalan marjinal fayda deniyor. Yani bir malın tüketimi sonrası marjinal fayda önce toplam faydanın artmasına, daha sonra ise azalmasına sebep olacak. Daha basit nasıl anlatabilirdim bilemiyorum…