Bir ülke ekonomisinin gelir düzeyi, o ülkenin refah düzeyinin belirlenmesinde önemli bir ölçüttür. Peki refah düzeyini gösteren milli gelir nasıl tanımlanmaktadır? Okuyoruz…

Ekonomide denge kavramı ile ilgili çeşitli tanımlar yapılmış. En çok kullanılan ise “değişme eğiliminin olmadığı durum” olarak karşımıza çıkmakta. Mikroekonomide dengeyi anlatırken hep arz ve talepten bahsetmiştik. Makroekonomide dengeden bahsederken planlanan toplam harcamaları, diğer bir deyişle toplam talebi ele alıyoruz.

Devletin olmadığı ve dışa kapalı bir kabile ülkesi düşünelim. Kendi aralarında ticaret yapıyorlar, üç beş incik boncuk üretip aralarında takas falan da yapıyorlar. Aynı zamanda da ortak ihtiyaçları için bazı yatırımlar da yapıyorlar. Nasıl bir kabileyse bu, neyse.

İşte bu devletin olmadığı ekonomide toplam talep, tüketim ve yatırım harcamalarının toplamından oluşur. Planlanan toplam harcamalar ve da planladıkları tüketim ve yatırım harcamalarıdır.

Diyelim ki ülkede herkes para kazanıyor ama harcama yapmak istemiyor. Herkes kazandığı parayı zulalayıp yastık altına gömüyor. Sağlıklı ekonomilerde bu tasarrufların yatırıma dönüşmesi, yatırım sonucunda da daha fazla mal ve hizmet üretimine sebep olması beklenmektedir. Ancak artan tasarruflara yatırımlar eşlik edemezse üretim kısılır ve refah düzeyi düşer. Buna tasarruf paradoksu denmektedir. Ekonomiler büyümek için yatırım ve tüketime ihtiyaç duyar.


Devletin Olduğu Dışa Açık Bir Ekonomide Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Günümüzde artık dışa kapalı ekonomi yok. Hemen her ülke ucundan da olsa birbirleriyle ekonomik ilişki içerisinde. Yukarıdaki kabilemiz dışa kapalıydı ya hani, artık dış ticaret yapabilen modern bir medeniyete dönüştü. Beyaz adamlar onlara da kapitalizmi getirdi.

Yukarıdaki milli gelir hesabımıza bir de dış ticaretin etkisini ekliyoruz artık. Böylelikle artık hesaplara ihracat ve ithalat da eklenmiş oldu.

İhracat, eXport (X), bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin yabancı ülkelere satılmasına denir. Diğer bir ifadeyle ihracat, diğer ülkelerin yurt içi mal ve hizmetlere olan talebini gösterir. Bu bakımdan ihracat, toplam çıktının ve gelirin bir bileşenidir. Yurt dışından mal ve hizmetlerin satın alınmasına ise, ithalat, iMport (M) denir. İthalat, ihracatın aksine, yurt içi çıktının bir bileşeni değildir. Çünkü ithalattaki mal ve hizmetler ülke içerisinde üretilmez, diğer ülkelerden ithal edilir. Fakat hane halklarının toplam tüketim harcamalarına, firmaların toplam yatırım harcamalarına ve kamu harcamalarına baktığımızda, bunların içine ithalat girer. Bu nedenle, toplam çıktıyı (geliri) doğru bir şekilde hesaplayabilmemiz için ithalatın çıkarılması gerekir. O halde geliri şöyle ifade ediyoruz:

Toplam Planlanan Harcama AE =

Planlanan Tüketim Harcamaları, C +

Planlanan Yatırım Harcamaları, I +

Planlanan Devlet Harcamaları, G +

Planlanan Net İhracat, X –M

AE=C+I+G+(X-M)

İhracatın artması net ihracatı artırırken, ithalatın artması ise net ihracatı azaltacaktır. Net ihracatın artması da toplam planlanan harcamaların ve gelir düzeyinin artmasına yol açacaktır. Tersine, eğer net ihracat azalırsa, toplam planlanan harcamalar ve gelir düzeyi azalacaktır.